bugün

entry'ler (16)

eğitim sistemi

(bkz: yarrak afedersin)
türkiye'de olmayan sistemlerden biri.

1 kasım 2015 türkiye erken genel seçimi

(bkz: türklerin yüzde altmışı aptaldır)

fox tvnin seçim sonuçlarını at yarışı gibi sunması

Her seçimde fox TV izlememe nedendir. Çok heyecanlı lan!

mhp nin hdp den az vekil alması

Devlet Bahçeli'nin 7 hazirandan sonra izlediği politikaya bakılırsa şaşırılmaması gereken sonuçtur.

oyunu cehapeye veren zihniyet

Türkiye Cumhuriyeti'nin, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olmasını isteyen zihniyettir.

nefret ve aşk

ikisi de sıçmık duygulardır. ikisinden de nefret ediyorum.*

çok yakışıklı değilim abartmayın diyen erkek

Ego'nun anlamını bizlere gösteren erkektir.

olric

oğuz atay'ın tutunamayanlar adlı kitabındaki karakter olan turgut'un "öteki ben"i. aklımıza büyük umutlar'daki karakter pip'in kötü yanını temsil eden orlic'i getirse de; olric turgut'a "efendimiz" diye seslenen, akıllı ve sadık bir uşak gibi davranır.

cumhuriyet ilan edilirken halka soruldu mu

"Siz birine hediye alırken ne alacağınız söylüyor musunuz?" diyerek aklınızdaki bu düşünceyi sildiğim soru.

athena vs hera vs afrodit

Athena'nın zekasıyla galip geleceği karşılaşma.

devlet bahçeli

"Hayırda hayır vardır!" politikası izleyen siyasetçi.

hades

yunan mitolojisinde yer altı dünyasının tanrısı. imparatorluk roma'sında ise adı "pluto" veya "dis paser"; " görünmez adam". gölgeler dünyasının, derinden gelen bilgeliğin, ölümün ve yeniden doğuşun tanrısı. karanlığın ve dolayısıyla bilinçaltı ile korkunun, değerli madenlerin ve dolayısıyla zenginlikleri gücün yöneticisi.

zeus ve poseidon ile birlikte, babaları kronos'un hakimiyetine son veren üçlünün üçüncüsüdür. yeraltındaki kutsallığından kurtardıkları amcaları tarafından verilen hediyelerden ona "görünmezlik miğferi" isabet etmiştir.

gökler kralı zeus'u kıskanan hades yeryüzüne pek çıkmamış, yer altı dünyasında kendi hapishanesini oluşturmuştur. eşi persephone'dir ama eşi olması biraz zor olmuştur.

hikâye bu ya bolluk ve bereket tanrıçası demeter'in, persephone adında çok güzel bir kızı vardır. bu kız gönlüne göre dağ bayır gezmeyi, kır çiçekleri toplamayı sevmektedir. günün birinde yanardağ girişlerini kontrol etmekte olan yer altı tanrısı hades onu görür ve tutkuyla "işte tam bana eş olacak bir kız" diye düşünür. hades'in evlenme teklifi anne demeter tarafından reddedilir. hades de kızı yakalayıp yeraltına kaçırır. bunun üzerine demeter de toprağın verimini ortadan kaldırır ve kıtlıklar başlar. tüm otlar, meyveler, sebzeler kurur.

kıtlık sonrasında hermes, hades'i ikna edip persephone'yi yeryüzüne çıkarır. ancak hades karısına yola çıkmadan önce dört nar tanesi yedirir, bu nedenle persephone yılın sekiz ayını yeryüzünde, dört ayını ise yeraltında geçirmek zorunda kalır.

truva savaşı

ilyada destanında anlatılan savaş. çanakkale boğazı yakınlarındaki antik troya kenti uğruna yunanlılarla anadolular arasındaki savaşı, hemen herkes "truva atı" nedeniyle hatırlar. savaşın sebebi gerçekte stratejik öneme sahip bir kentin ele geçirilmesi ve hazinelerin yağmalanması olsa da, homeros adlı tarihçi ozan bu çarpışmayı mitolojik bir aşk hikâyesine, aşk hikâyesini de tanrıçalar arasında yapılan güzellik yarışmasına bağlar.

anlatılır ki deniz tanrıçalarından "thetis" ile "peleus" için görkemli bir düğün şöleni hazırlanır. herkes oradadır. eğlence başlar. ancak şölene davet edilmemesine sinirlenen nifak tanrısı eris, salona bir altın elma atarak "en güzeliniz kimse bu elma onun olsun!" der ve çeker gider. birçok tanrıça bu oyunu anlar ve elmaya sahip olma girişiminde bulunmaz. ancak aphrodite, athena ve hera, elmadan yani "en güzel" olma iddiasından vazgeçmezler ve ilk güzellik yarışmasına karar verilir. hakem olarak da kaz dağında çobanlık yapan aleksandros, namı diğer "paris" belirlenir.

günlerce düşünür, taşınır, karar veremez paris, çünkü üç tanrıça da birbirinden güzeldir. sonunda kendisine rüşvet teklifleri gelir. hera zenginlik ve krallık; athena cesaret, yenilmezlik, bilgelik ve sanat yeteneğini, aphrodite ise dünyanın en güzel kadını diye nitelenen helena'nın aşkını vermeyi vaadeder. paris, altın elmayı aphrodite'e verip onu en güzel tanrıça ilan eder. tabi hera ile athena'nın düşmanlığını kazanır.

iyi de kimdir bu helena? helena'ya birçok yunan kralı aşık olmuş, helena'nın babası tüm isteklilerden bu evliliği koruyacağı sözünü aldıktan sonra kızını kral menelaos'la evlendirmiştir.

peki paris kimdir? hikayeye göre kahinler truva kralına yeni doğacak çocuğunun ülkenin mahvına sebep olacağını bildirirler, doğan çocuk da paris'tir. bunun üzerine kral, bebeği kaz dağına götürüp öldürmeleri için hizmetçilerine verir, ancak onlar da çocuğu öldürmeye kıyamaz, nasıl olsa kurtlar yer diye ormana bırakırlar. bebeği ayı bulur ve emzirmeye başlar. sonra bir çoban onu alır ve çocuklarıyla birlikte büyütür. delikanlı haline gelen paris, bir peir kızıyla evlenir ve çobanlık yaparak mutlu bir şekilde yaşamaya devam eder ne zaman ki yukarıda anlatılan güzellik yarışmasında hakemlik rolünü üstlenir, işte o zaman hayatının akışı değişecektir.

o sırada truva'da öldü sanılan paris'in ölüm yıldönümü törenleri yapılacaktır. bu törenlerde yarışmalar yapılmakta ve yarışmanın birincisine boğa hediye edilmektedir. tesadüf bu ya, kralın adamları gelir de çoban paris'in güttüğü boğazlardan birine el korlar. paris de boğanın peşinden truva'ya gider, farkında olmadan, kendi ölümü anısına yapılan yarışmalara katılır ve tüm yarışmaları kazanır.

kahin olan ablası, bu delikanlının öldü sanılan oğulları olduğunu bildirir kral babasına ve annesine. ve paris, bir kral oğlu olarak troya'ya yerleşir.

aphrodite'in hediyesini unutmayan paris, bir gün kral menelaos'la karısı helena'nın misafiri olur. menelaos bir yolculuğa çıkınca da helena'ya aphrodite'in kendisine armağanı olduğunu açıklar. ve onu birlikte troya'ya gelmeye ikna eder. bu çok da zor olmaz, çünkü paris yakışıklı ve kibar davranışlı bir delikanlıdır. menelaos'un hazinesini de yüklenerek troya'ya kaçarlar. bunu öğrenen menelaos, karısını ve hazinesini geri almak için troya'ya karşı savaş açacak, on yıldan fazla süren savaş sonunda, güzellik yarışmasında elenen athena ve hera'nın yardımıyla troya yerle bir olacak, bu arada paris de ölecektir.

artemis

mitolojide ay'ın hilal halinin sembolize ettiği tanrıçanın adı. romalılar ona "diana" adını verdiler. hayat devinimini temsil eden üçlü tanrıça sisteminde artemis, bakireliğin, el değmemişliğin ve genç kızlığın sembolü.

artemis, zeus ile karanlık gecenin temsilcisi leto'nun ilk çocuğu. kardeşi apollon'dan bir gün önce doğmasına rağmen kardeşinin doğumunda annesine yardım eder. bu nedenle ebelik mesleğinin öncüsü sayılmaktadır.

ancak artemis, hem annesinin doğum yaparken çektiği acılar, hem de babası zeus tarafından annesinin horlanması nedeniyle evlilikten nefret eder ve sonsuza kadar evlenmeme kararı alır. ve babasından yay, hızlı uçan oklar ve yanan bir meşale ister. zeus, kızının tüm isteklerini yerine getirir. o günden itibaren artemis, ormanların ve dağların kraliçesi olur. en büyük zevki vahşi hayvanları kovalamak, uçan atı ile ava çıkmak, dağları ormanları aşıp vadileri dolaşarak karacaları, hızlı koşan geyikleri, domuzları yakalamaktı.

artemis günün birinde uzun boylu iri yapılı fakat çok yakışıklı bir avcı olan orion'u görerek ona âşık olur. öyle ki bir zamanlar kendi kendine aldığı evlenmeme kararını bile unutup bu yakışıklı avcı ile evlenmek ister. fakat apollon, kız kardeşinin bu kaba saba yaratıkla evlenmesini uygun bulmaz. kız kardeşini vazgeçirmek için gösterdiği bütün çaba boşa gider. kardeşinin orion'a duyduğu sevginin ne kadar büyük olduğunu anlayınca da kıskanmaya başlar. ve orion'u öldürmeye karar verir.

bir gün orion denizde yürürken uzaklaşır ve başı siyah bir nokta haline gelir. apollon kız kardeşini yanına çağırır, okunu bu kara noktaya isabet etmesi için kışkırtır. siyah noktanın orion'un başı olduğundan habersiz olan artemis heyecanla yayını gerer ve okunu fırlatır. artemis'in oku hedefi bulur ve orion ölür.

bu ölüm artemis'i bunalıma sürükler, gecelerce bulutların ardına gizlenir. sonra babasının yanına giderek ondan orion'u, köpekleriyle birlikte gökyüzünde takım yıldızı haline getirilmesini ister ve dileği yerine getirilir.

hermes

antik yunan mitolojisine göre yolcuların, tüccarların, habercilerin, kumarbazların ve hırsızların hamisi. baş tanrı zeus ve yağmur perisi maia'nın oğlu. tanrıların en kurnazı, en hızlısıdır. bu yüzden de zeus onu habercisi olarak seçmiştir.

mitoloji bu ya, üstün yeteneklere sahip olan hermes daha bir günlükken beşiğinde doğrulur, uyuyan perilere ve nimfelere çaktırmadan sessizce mağaranın dışına çıkar. yolda bir kaplumbağa görür, aklına bir fikir gelir ve kaplumbağanın içini boşaltarak "lir" adı verilen bir müzik aleti icat eder. bu sırada acıkmıştır. abisi apollon'a ait öküzlerden 50'sini çalar. 2 tanesini kızartarak yer, geriye kalanları da bir yere saklar. geri dönerken ayak izlerini siler. mağaraya gelir ve sessizce beşiğine kıvrılır. o kadar sessiz ve hızlıdır ki hiç kimse onun ayrıldığını fark etmemiştir. tâ ki apollon öküzlerinin çalındığını fark edene kadar.

apollon öküzlerini hermes'in çaldığını hemen anlar. hermes'i kolundan tuttuğu gibi zeus'a götürür. zeus işin içinde hermes'in olduğunu biliyordur lâkin hermes o kadar tatlı ve masumca suçunu inkâr eder ki ona bir şey diyemez. sadece abisinin öküzlerini geri vermesini söyler. hermes apollon'un ona olan sinirini icat ettiği "lir"i ona vererek geçirir. apollon müzik tanrısı olduğundan verilen hediyeyi çok sever ve hermes'i dostluğuna kabul eder.

ayaklarında kanatlı sandallarla, elinde kanatlı asasıyla, başında kanatlı başlığıyla rüzgar tanrısı ve aynı zamanda tanrıların habercisi hermes. rüzgardan daha hızlı yol alır, geçişini en hassas varlıkların görmesi bile mümkün olmazdı, o istemedikçe. sürekli seyahat ettiği için aynı zamanda gezginlere, yolunu kaybeden yolculara yol gösterir, onların emniyetini sağlardı. yolculara yardımcı olan hermes aynı zamanda kazanç peşinde koşan tüccarların da tanrısıydı. gemileri ile yük taşıyan tüccarlara, yelkenlerini şişirerek onların limanlarına ulaşmasına yardım ederdi. o aynı zamanda, yolların, zanaatkarların, çobanların, konuşma ve yazının tanrısıydı. yeraltına giden ruhlara rehberlik etme görevi de kendisine verilmişti. ayrıca düşlerin habercisiydi. o roma mitolojisinde "merkür", mısır mitolojisinde "thot"tur. bir rivayete göre islam mitolojisinde hazret-i idris'tir.

pandoranın kutusu

Pandora'nın açmış bulunduğu kavanoz. mitolojoye göre zeus, ateşi olimpostan çalarak insanlığa götüren ve insanlığın da gelişmesini sağlayan prometheus'a kızmıştır. onu bir adaya zincirlenmiş ve bir akbabanın her gün gelip onun ciğerini yemesi cezasını vermiştir. burada bir parantez açıyoruz. prometheus'un bir titan olduğundan dolayı ölümsüz olduğunu bu yüzden de ciğerinin sürekli yenilendiğinden bu azabın sonsuza dek süreceğini düşünüyor olabilirsiniz. lakin yıllar sonra herkül gelerek prometheus'u kurtarıyor. burada parantezi kapatıp hikayemize devam edelim. prometheus kurnaz ve zeki bir adamdır. bu yüzden sürgüne gönderilmeden önce kendisinin tersine alık ve saf olan kardeşi epimetheus'a tanrılardan gelen hiçbir hediyeyi almamasını söylemiştir. nitekim zeus prometheus'a verdiği cezayla yetinmemiş tüm insanlığa da ceza vermek istemiştir. bunu da epimetheus'un üzerinden yapmayı uygun bulmuştur.

tüm tanrı ve tanrıçalar bir araya gelmiş ve yunan mitolojisindeki ilk kadını yaratmışlardır. afrodit ona güzellik ve cazibe, athena zeka ve strateji vermiştir. ismini ise "tanrılar armağanı" anlamına gelen "pandora" koymuşlardır. pandora'yı epimetheus'a gösterdiklerinde prometheus'un ona söyledikleri aklından çıkıp gitmiştir. pandora'yı bir hediye olarak görmemiş olmalı. daha sonra zeus pandora'ya düğün hediyesi olarak bir kavanoz - yanlış bir çeviri sonucu kutu denir- verir ve pandora'ya asla bu kutuyu açmaması gerektiğini söyler. tabiki zeus pandoranın merakına yenilip kutuyu açacağını biliyordur.

pandora kavanozu açmamak için günlerce kafasında bir savaş verir. lakin merakına yenilir ve kavanozu açar. açtığı anda içinden kötülük, açlık, sefalet yani kötü olan her şey dünyaya yayılmıştır. pandora kavanozu kapattığında ise içinde tek bir şey kalmıştır. o da umuttur; insanlığın içindeki umut, kötülüğün yayılmamış olması umudu...